Onur Gökşen: Kendimi daha yaşlı ve korkak hissediyorum

filhakikat_onur-goksen-kendimi-daha-yasli-ve-korkak-hissediyorum2-1824-x-1216

Onur Gökşen’i ‘Bizimde Renkli Televizyonumuz Vardı’, ‘Yedi Kere Sekiz’, ‘Allah Belanı Versin Brokoli’ ve ‘Muazzam Beyin Değersiz Hayatı’yla tanıdık. Şimdi de ‘Eyvah Babam Bir Manyak’la 40 yaşında baba olma duygusunu ve kızı İpek’le olan ilişkisini okuyacağız.

En son Fikirtepe’de kentsel dönüşüme direnen bir dede ve torunun hikâyesiyle ilgili bir roman kaleme alıyordunuz…

O kitabın üzerinde hâlâ çalışıyorum. “Senaryo mu olsa yoksa roman olarak mı kalsa” diye düşündüm, arada kaldım. Hikâye kafamda bin kere değişti. Bir kere başladım, başını sevmedim, 70 sayfayı çöpe attım. Çok dallandı budaklandı. İnanır mısın bilmem ama her sabah işe giderken o kitabın kurgusunu düşünüyorum. Hikâyesi o kadar çok seviyorum ki bazen kendimi kaptırıyorum sanki o mahallede yaşıyormuşum gibi geliyor. Bir türlü istediğim gibi cümlelere dökemedim. Öyle bir kenarda bekletiyorum. Artık yavaş yavaş başlamam gerekiyor. Çünkü senaryosu için görüşmeler yaptım, bir iki yıl içinde bitmesi lazım ama kafamdakileri kâğıda yansıtamayacağım diye çok korkuyorum.

‘Eyvah Babam Bir Manyak’ nasıl çıktı ortaya?

Baba olduktan sonra ‘Eyvah Babam Bir Manyak’ı yazmayı çok istedim. Aslına bakarsan kendiliğinden çıktı. Arkadaşım Hande’yle hemen hemen aynı zamanda çocuklarımız oldu. Hande çocuğuyla ilgili yazılar yazıp Facebook’ta paylaşıyordu. Bir gün ona telefon açtım “Birlikte kitap yazalım. Sen anne kısmını, ben de babalık kısmını yazayım” dedim. Çok sevindi “Tamam” dedi. Ondan sonra Hande’yi bulabilene aşk olsun (gülüyor). İki ay sonra ben kendime düşen bölümleri bitirdiğimde Hande beni aradı, “Kusura bakma Onur, bir türlü vakit bulamadım, sana da bunu nasıl söyleyeceğimi bilemedim” dedi. Böylelikle İpek ve ben baş başa kaldık ve bu kitap ortaya çıktı.

“40 yaşına kadar kendimi babalığa hazırlayamadım” diyorsunuz. Peki, çocuğunuz doğduktan sonra hisleriniz değişti mi? Yani “Bu yaşa kadar boşuna beklemişim” diye mi düşündünüz?

Hislerim değişti ama bir kere bile “Bu yaşa kadar boşuna beklemişim” demedim. Aksine erkeklerin 40 yaşından sonra baba olması gerektiğini düşünüyorum. Erkeklerin geç olgunlaştığını kabul ediyorum ve kırklı yaşlar zihnen en olgun dönemimiz… Ya da benim gibi orta sınıftansanız eğer, 20’li yaşlardaki maddi sıkıntılarınız pek olmuyor. Hayata karşı daha donanımlı oluyorsunuz. Sanki evladınızı daha güzel, daha asil, hatta daha yaratıcı seviyorsunuz.

filhakikat_onur-goksen-kendimi-daha-yasli-ve-korkak-hissediyorum40 yaşında baba olmak neyi/neleri değiştirdi peki? 

Kendimi daha yaşlı, daha korkak, daha sünepe hissediyorum. Kişiliğim açısından geriye gidiyorum sanırım. Eskiden gelecekle ilgili zerre kaygısı olmayan ben, şimdi “Acaba ne zaman öleceğim? İpek yalnız, tek başına kalacak” diye manyak manyak düşüncelerle boğuşuyorum. Babalık bu anlamda hiç iyi gelmedi bana… Ama işin bir de diğer tarafı var ki hayatınızda tatmadığınız bir sevgi türünü öğreniyorsunuz.
Bunun muhteşemliğini anlatabileceğim bir kelime yok. Muhakkak yaşamanız gerekiyor.

İpek 3,5 yaşında. Kitabın kapağında onun resmi var. İpek kitabı görünce tepkisi ne oldu?

Kızım zaten onunla ilgili bir kitap yazdığımı biliyordu, pek şaşırmadı, “Benim kitabım” dedi. Sanırım her çocuğun kendine ait bir kitabı var zannediyor.

“Kızıma her gece Chopin dinlettim ama annesiyle beraber Serdar Ortaç şarkısı dinleyip dans ederken gördüğümden beri ona klasik müzik dinletmiyorum” diyorsunuz kitapta. Siz Chopin dinleyerek mi büyüdünüz?

Chopin dinlemedim ama annem özgür, kendi ayakları üzerinde duran, caz dinleyen tam bir Batı insanıydı. Hiç türkü bilmem ben mesela. Benim adıma çok büyük bir eksikliktir bu. Bu biraz da çocuğunuza vermek istediğiniz kültürle ilgili. İstiyorum ki kızım İpek, kendi ayakları üzerinde duran bir Cumhuriyet kadını olsun.

Ali Mert Alan