1930’lı yılların başında Wall Street’in çöküşü ve kahve fiyatlarının dibe vurması sonucunda Brezilya’daki stoklarını “çözünebilir kahve küpleri” haline getiren marka bu stokların tüketiciye satılıp satılamayacağı konusunda araştırmalara başladı. Kimyager Dr. Max Morgenthaler liderliğindeki Nestlé Ar-GE ekibi kahvenin doğallığını koruyarak sadece su eklenmesiyle kaliteli bir fincan kahve yapabilmenin yollarını aradı. Tabii ki bu çalışma kısa sürede sonuç vermedi. Üç yıllık araştırma sonucunda süt ve şekerle karıştırılan kahve aromasını daha uzun süre koruyabilmesi için toz haline dönüştürüldü. Ama kahvenin yolculuğu bununla da bitmedi. Nestle’nin labarotuvarında 7 yıl süren araştırmalar sonucunda Nescafe doğdu. 1938 yılında Nescafe markasıyla piyasaya sürülen ürün bugüne dek 150 ülkede tüketiliyor.
Yıllar yıllar önce uzun süren araştırmaların, denemelerin ardından tat konusunda son halini alan Nescafe modern dünyada uykusuzluğa karşı koyabilmek için insanların kullandığı en önemli içecek. Aslında bakarsanız kahve sadece uykusuzluğa karşı dinç kalmak için değil dinlenirken, gazete okurken, mutluyken, asabiyken, yaptığınız işe konsantre olurken, arkadaşlarla sohbet ederken masamıza konuk ettiğimiz bir ürün. Yeni tanıştığınız bir insanla en kısa zamanda baş başa kalabilmek için kullandığımız bir içecek. “Bir kahve içelim mi” cümlesi insanoğlu tarafından sayısız kez kullanılırken acaba Yirminci yüzyılın başında kurulan Nescafe markasının kurucuları bugünleri görselerdi ne derdi?