KADIKÖY’DE BİR ÇAYCIDA OTURMUŞ…

Processed with VSCOcam with t1 preset

Kendimi;

Kadıköy’de, bir çaycıda kenara itilmiş şekilde buluyorum. Masanın kenarına elimi yaslamışım, sandalyenin ucunda eğreti bir yaka çiçeğiyim. Rengim yok. Rengim olsaydı, olurdu soluk…

İnsanları izliyorum. Ne kadar da çoklar, diyorum. Hepsi mutsuz mu, bana mı öyle geliyor? Bilemiyorum. Biri ızgaradaki kalbime ekmek basıyor.

Utanarak çayımdan bir yudum içiyorum. Sanırsınız çay benim değil, sanırsınız; şimdi kıracağım bardağı. Yaşlı garson yanımdan geçerken, bir kabahat işlemişim gibi başımı öne eğiyorum. Başımı eğiyorum, sonra yola bakıyorum. İnsanları görüp “Ne kadar mutsuzlar” diyorum. Ben… Ben çok mutluyum.

Sandalyenin daha da ucuna yaklaşıyorum. Bir uçurumun kenarına yürümek gibi şimdi. Çok sıkılıyorum. Burada ne yapıyorum?

Kalabalıkta üç kız dikkatimi çekiyor. Üçünden biri on beş yaşında. Belli. Diğer ikisi de on dört olmalı.  Öyle duruyorlar. On beş yaşında olan minicik şortu, açık göbeği ve  göğüs dekoltesiyle kaç yaşında bilmiyorum. Bir köşede duruyorlar.  Diğer ikisi üstlerindeki kaba gömlekleri çıkarıp büyük çantalarına tıkıştırıyorlar. Şimdi hepsi tüllü, dantelli, dekolteli… Şimdi hepsi gülüyor. Şimdi izne çıkmış tüm askerler onlara bakıyorlar. Bakıyorlar ki bu kızların yaşları ufak, kendi yollarına gidiyorlar. Ben on beş yaşımdayken nasıldım, diyorum. Çok önceleri okuduğum bir romanın sonunu anımsamaya çalışmak gibi bir şey bu. “Neyse, netten bakarım sonra” diyip bi’ çay daha söylüyorum.

Orada neden oturduğumu hatırlıyorum. Bir arkadaşım Polonya’dan geldi. Onunla buluşacağız. Bir insan, diyorum; nasıl bu kadar uzaktan gelebilir? Aklım almıyor. Gerçi, diyorum… Benim aklım neyi alıyor?

Yaşlı garson, gülümseyerek çayımı getiriyor. Boşumu alıyor. Bakıyorum. Bu adam hep gülümser… Gidip dolu masalarla konuşuyor. Başını eğiyor o da, ama saygıyla. Hemen kendime bakıp ayakkabı bağcıklarımı düzeltiyorum.  Gelip geçenlere bakıyorum.  Sandalyeden düşecek gibi oluyorum… Çok ittim kendimi kenara, çok kaykıldım.

-Bi’ çay daha alabilir miyim?

 

Ezgi Gizem Gülümser

Kadıköy-Eylül 2014