Kaan Altın: Benim güzel lokantalarım

1483758_10151912656962885_1424268219_n

Kaan Altın bir gazeteci. Ayrıca damak tadına çok düşkün bir abimiz.  Balık nerede yenir, en güzel mezeler hangi meyhanede, lezzetli bir kebabı hangi adreste bulabilirsiniz, steakhouse konusunda nereye gitmek istiyorsunuz ona sorun. O en doğru adresi size gösterir. Şüpheniz olmasın  en lezzetli tat hangi adresteyse  Kaan Altın mutlaka oraya gitmiş ve tatmıştır. Kendisi bu hafta “Benim Güzel Lokantalarım” isimli bir kitap yayımladı. Bu çalışmada Altın, İstanbul’un ruhunu yansıtan 50 mekana yer veriyor. Balık, et, biftek, kebap, fine dining, Ege- Akdeniz, dünya mutfağı, Türk Anadolu Mutfağı ve meyhaneleri anlatıyor. Kitapta Ebru Omurcalı’nın meze tariflerinden oluşan bölümde belki daha önce duymadığınız, görmediğiniz lezzetler mevcut. İstanbul’un lezzetli adreslerini bir kitapta toplayan muhabbet adamı, çok değerli abim Kaan Altın’a kitabıyla ilgili bir kaç soru sordum. O da beni kırmadı sorularımı yanıtladı. Zaten kendisine çok soru sormanın alemi yok. Merak ettiğim bütün soruların cevabı onun  “Benim Güzel Lokantalarım” isimli kitabında mevcut.

 

benim_guzel_lokantalarim“Benim Güzel Lokantalarım” damak tadına düşkün, yeni yerleri keşfetmeyi seven insanlar için harika bir başucu kitabı. Bu kitabın çıkış hikayesini anlatır abicim mısın?

Milliyet Cadde’de ilk yazım çıktıktan sonra açıkçası  eş-dost çok yüreklendirdi beni. Bunca yılın tecrübesi var, kendimi dev aynasında hiç görmedim, yakın çevrenin gazına gelmeyecek kadar da bu işi bilirim ama bu başka bir şeydi. Hiç tanımadığım insanlardan övgüler almaya başladım hemen akabinde. İşte o zaman yavaştan “Acaba olur mu?” diye sormaya başladım kendi kendime ama süreci asıl tetikleyen sevgili NeşeMesutoğlu’nun  Cadde’de çıkan hoş röportajlarından bir bölümünü kitaplaştırması oldu. Yani kıvılcımı Neşe çaktı, beni yayıncımla tanıştıran da o oldu. 1 sene öncesine dayanıyor hikaye.

Kitap çalışmanız için çok sayıda mekana konuk oldun. Peki hiç hayal kırıklığına uğradığın bir restoran olmadı mı?

Hayal kırıklığına uğradığım mekanları kitaba almadım zaten. Kitaptaki mekanlarda çok göze batmayan aksaklıkları hoş gördüm, göze batanları da kendi üslubumca rencide etmemeye, kırıp dökmemeye gayret ederek eleştirdim. İyi okuyucu farkı anlayacaktır…

Bir de kitapta “Çağrıldığım her restoranta bir parça tereddütle giderim” diyorsunuz. Bu tereddütün sebebi nedir?

Özel hizmet alıyorsunuz. “Bunun nesi kötü?” diyeceksiniz. Şöyle anlatmaya çalışayım, öncelikle mutfaktaki her şeyi tattırmak için uğraşıyorlar. Seçme şansınız çok fazla olmuyor. Kıramıyorum da kimseyi; sonra gelsin kilolar, bir türlü erimeyen göbek… Sakin bir adamım, gerçekçi, biraz fazla soğukkanlı. Fazla ilgi bunaltıyor bir noktadan sonra. Bilmem anlatabildim mi?

Günümüzde İstanbul’da “modern meyhane” konseptli yerler açılıyor. Bu mekanları nasıl buluyorsun?

Ben gelenekçiyim ama gelenekleri koruyarak yeni hoşluklar üretmeye de “Hayır” demem. Mey İçki’nin ‘Modern Meyhane’ konseptinden haberdarım ve destekliyorum. Hatta bu kitapta da bir örneği var: Safi Meyhane. O yazının yazıldığı gün, mutfaklarını eleştirmiş, bazı tavsiyelerde bulunmuştum. Sonrasında kısa sürede kendilerini toparladıklarına dair bilgi aldım dostlarımdan. İyi yoldalar. Bu örneklerin çoğalmasını yürekten diliyorum. ‘Kızlı-erkekli’ gidilebilecek, ya da kadınların rahatsız edilmeden kadın-kadına gidebilecekleri nezih ortamların sayısı ne kadar artarsa o kadar iyi.

 Ali Mert Alan