İŞÇİ SINIFI KAHRAMANI

 Working Class Hero(*)

&
John Lennon

 

(*) İşçi Sınıfı Kahramanı

 

 

Her şey birdenbire nasıl da değişti?!… Doksanların kara sanatı, depresyonu, duyarlı, muhalif ve isyankâr gençlerinin çılgın hamleleri; anti-kapitalist karşı çıkışları ve rock’n roll devrinin çalkantılı, dağdağalı, binbir macera ile dolu kargaşa yılları… Bir yanda internet devrimi; yeni tanışılan sanal âlemde yapılan sayısız hercailik; manyaklık derecesine varan hareketlilik ve siber cangılın karanlık dehlizlerindeki seyrüserüvenlerden alınan benzersiz tat… Gençlerin yerinde duramadığı, sabahlara kadar rock’n roll mekânlarında özyıkım hikâyeleri aradıkları, motorsikletin hala avangarddan sayıldığı yoksunluk ve fakat bu yoksunluktan yola çıkarak; umudun tükenmediği varsayılan bir devran…

Tepkisiz kalmayacağız!

Karşı çıkacağız ve her şey düzelecek!

Bu haksızlıklara son vereceğiz ve dünya daha güzel bir yer olacak!

…?

Hayır. Olmadı.

Tam tersi oldu.

O dağdağalı rock’n roll yılları bitti. Şimdi bambaşka bir devran geldi. Milyonlarca yıl düşünsem, sigara içmenin bile “underground” faaliyetten sayıldığı bir döneme adım atacağımızı tahayyül edemezdim. Şimdi artık isyan demode. Karşı çıkmak anlamsız. Muhalefet ise vakit kaybı. Artık herkes trendin neresine, nasıl yapışacağının en sofistike hesaplarını yaptığı ilintiler peşinde. Üniversiteler üniversite olmaktan çıkmış. Trend nasıl satılır, para nasıl kapılır, hava nasıl yapılır, trip nasıl atılır kurslarına dönmüş. Atomizasyon; bireyselleşme zirvede. Egolar şişmiş; patlayacak neredeyse. Herkes bir başına yırtmak için kime ne kazık atacağının hesabını yapıyor sürekli. Ve rock’n roll’un en içli balladları hâlâ ağlıyor. Ama onları duyan yok. Çünkü “trendy” mekanlardan kapı dışarı edildi rock… Bir bakıma iyi de oldu. Çünkü sokaklara düştü. Sokaklara ve yeraltına… Yani gerçekte ait olduğu yere…

Biz yaşlandık ve rock yine ait olduğu yere döndü. En çok satan gazetelerin başyazarlarının bile rock yazıları döktürdüğüne kanmayın. Rock proleteryanın elinden kaydı, sıradanlaştı, “zirveye”(!) düştü diye düşünmeyin. Onlar hala rock’ın havasından, içtenliğinden ve karizmasından bir şeyler koparmak peşinde. Koparsınlar! Poz keseceklerse de yeter ki rock seviyor olmak pozu kessinler. Yalandan da olsa; canımız kurban. Helal-i hoş olsun. Ama onların pop duyarlılıklarıyla, yeraltından akan Styx nehrinin damarlarının aynı gözyaşının katrelerini taşımadığı çok açık. Bilinsin ki, o katreler; o gözyaşları boşuna akmamıştır; anlaşılsın…

Konuyu nereye getireceğim… Doğrusu anlatılması en zor hikâyeye…

Nasıl söylesem, nasıl anlatsam?… Yeni tertip geliyor alttan. Yepyeni bir tertip… Tüm yaşdaşlarımın, bizim Kayıp Kuşak’ın hepsinin evlatları on sekizlik olmuş. Hepsinin omuzlarında birer gitar. Saçlar bellere sarkıyor ve giysiler siyah. Şu felakete bak ki artık yaşım bu 18’liklerin iki katı filan değil; üç katlarına dayanmış. Ama yine de onları anlıyorum. Yine ne varsa gençlerde var; bunu biliyorum. Umut oradan yeşerecek; eminim. Onları gördüğüm zaman içim bir hoş oluyor. Güven duyuyor, umutlanıyorum. Ama kimi zaman bir uykudan uyanırken yüze çarpılan soğuk su gibi “Amca!” demiyorlar mı; işte o çok tuhaf oluyor! Dürüst söylemek gerekirse buna alışamadım henüz. Biraz vakit alacak gibi.

Tüm bunlar birer ilahi ceza olabilir mi?

Birkaç kere, dost sohbetlerinde masanın öbür tarafındaki söylemi yürütürken yakaladım kendimi. Çok garipsedim. Tanıyamadım… “Bizim çevrenin çocukları çağın yetiştirdiği en isyankâr gençler olabilir mi? Asla kafalarına taktıkları şeyi yapmalarını engelleyemiyoruz!  Her işte elebaşılar. Hepsi birer rock grubuna katıldı. En sıradışı faaliyetlerin hep en önünde oluyorlar. Kuralları hiçe saymalarıyla çevrelerindeki hocaların hepsini çıldırtıyorlar. Kişisel yaşamlarını kurma yolunda hiçbir uyarıya aldırmadan kendi değerleri doğrultusunda gidiyorlar. Onları deliler gibi seven bizi çıldırtıyorlar, endişeden endişeye sevkediyorlar.” türünden tümceler kuran ebeveynlere ortaklık ederken yakaladım kendimi.

As soon as you’re born they make you feel small
By giving you no time instead of it all
Till the pain is so big you feel nothing at all(*)

 

Daha hiç zaman tanımadan
Doğduğun anda küçücük sandırırlar sana kendini
Acı artık hissedilemez hale gelene kadar büyüyünceye dek

İnanılması ya da anlaşılması değil de; tarif edilmesi zor bir panik var artık yaşamlarımızda. Bizim gerçekten de kaybetmiş Kayıp Kuşak’ın kuşağın evlatları yetişti. Hepsi de son derecede kişilikli. Gerek duyarlılıklarıyla, gerek karizmalarıyla, gerek zekâlarıyla ve gerekse de dizginlenemez enerjileriyle ve cesaretleriyle ortalığı kasıp kavuruyorlar. Yaptıkları haşarılıklar artık aile meclislerine taşınmaya başlandı. Onların çılgınlıklarını dizginleyecek, onlara dur diyecek, gerekli yaptırımları karşılarına koyacak, yasaklamalarla onları hizaya getirmenin yollarını bulacak “muhafazakar”(!) mütevelli heyetinin üyeleri arasında ben de varım artık!.

Buyurun buradan yakın şimdi?!

They hurt you at home and they hit you at school
They hate you if you’re clever and they despise a fool
Till you’re so fucking crazy you can’t follow their rules(*)

 

 Evde itilir kakılırsın, okulda döverler
Eğer zekiysen senden nefret ederler aptalsan da aşağılarlar,

Ta ki öfkeden kudurup onların kurallarına uyamaz hale gelene kadar.

 

Doğrusu yaşım ilerledikçe, muhalif kültürün adanmış bir takipçisi olarak, bu türden başka sorunlarla da karşılaşmıştım. Bir sürü ortamda, yakınım olan gençlerin hayat yollarında yalpalamaması için salak rolü yapmış, inandığım değerlerin tersini savunuyormuş gibi davranmış, insanlardan uzak durmuş, işi idare etmiştim. Kimi zaman kitaplarımı onlardan saklamış, kimi zaman yazdığım dergileri keşfedememeleri için çırpınmış, yakalandığımda da edebiyatın bir kurgu (fiction) olduğunu savunmuş, bu palavraları ciddiye almamalarını  söylemiştim. Sorun şurada ki; bu son tertip daha önceki örneklere hiç benzemiyor. Bu seferkiler gerçekten çok kaliteli ve bu çılgınların önü alınamaz enerjisini, hayırlı yollara kanalize etmek zorunda olan büyükleri arasında artık ben de varım.

İşte derim ki hayatta asla büyük konuşmamak lazım…

When they’ve tortured and scared you for twenty old years
Then they expect you to pick a career
When you can’t really function you’re so full of fear(*)

 

 Tuhaf bir yirmi yıl boyunca sana işkence edip korkuttuktan sonra
Daha korkudan doğru dürüst yaşamayı beceremezken
Kendine bir meslek edinmeni beklerler

Biz ezilenlerin acılarını, dünyadaki adalet arayışını ve muhalif kültürü derinlemesine duyumsayanlar ve onun verdiği sızıyı kalplerinde hissedenler ve oradan edindikleriyle ayrıksı ve aykırı bir yaşamı yaşayanlar isteriz ki; o en çok sevdiklerimiz bizim öğrendiklerimizi öğrenmesin, bizim bildiklerimizi bilmesin ve biz battık bari onlar batmasın…

Keep you doped with religion and sex and TV
And you think you’re so clever and classless and free
But you’re still fucking peasants as far as I can see(*)

Seni din, seks ve televizyonla uyuşmuş halde tutarlar
Böylece kendini son derece zeki, sınıf çelişkilerinden bağımsız ve özgür hissedersin
Ama görüyorum ki sen de köylülerin sırtından geçiniyorsun

Ama ne yazık ki; tıpkı onların mukaddes kitaplarında da yazdığı gibi; “Çok hikmette çok keder vardır. Ve bilgi arttıran dert arttırır.”(Eski Ahit- Vaiz) O yüzden en zekiler, en duyarlı kişiler olurlar ve her şeyi anlarlar ve en çok acıyı onlar çekerler…

There’s room at the top they are telling you still
But first you must learn how to smile as you kill
If you want to be like the folks on the hill(*)

 

Tepede hala boş yer olduğunu söylüyorlar
Ama eğer yukardaki efendiler gibi olmak istiyorsan
Önce öldürürken gülümsemeyi öğrenmen gerekiyormuş

Bunu engellemenin; hayatın acı gerçeklerini en çok sevdiklerimizin öğrenmemesini sağlamanın ve onların mutlu olması için bizim duyarlılıklarımızdan uzak durmalarını garanti etmenin bir yolu olmalı. Onları korumanın bir çaresi olmalı. Hadi ben kendimi sanatıma verdim ve yırttım; edebiyata adanmış, gerçeklerin dışında bir hayatı yaşayarak ve sadece edebiyat yaparak ayakta kalabiliyorum. Peki bizim Kayıp Kuşak’ın tatlı evlatları ne yapacak? Bizim biricikler yeni doğmuş birer bebek gibi hayat yollarına çıktıklarında kor olmuş sobaya ellerini sürmemelerini onlara kim söyleyecek? Kim onlara çevrelerindeki sahte muhaliflerden  sakınmalarını öğretecek? Kim insanların söylediklerinin onda dokuzunun palavra olduğunu anlatacak? Kim her kavgada en önde gitmemeleri gerektiğini bizim biriciklere anlatacak? Kim kavgaya girdiklerinde yanlarındaki herkesin korkak kesileceğini bilmeleri gerektiğini onlara anlatacak? Kim sistemin affetme mekanizması olmadığını, ayakları kaydığı anda bir daha doğrulamayacaklarını, en yakınlarının en büyük rakipleri olduğunu, şehrin acımasızlığını, ayakta kalmak için sadece zeki ve yetenekli olmanın yetmeyeceğini aynı zamanda akıllı ve sabırlı olmak gerektiğini bizim biricik kuzularımıza anlatacak? Kim “artiz”lerin her partiyi satıp, herkesi yarı yolda koyacağını, dürüstlerin bütün bedelleri toptan ödeyeceğini, her işte sadece ve sadece kendilerine güvenmeleri gerektiğini ve bütün bedelleri daima kendilerinin ödeyeceğini bizim biriciklere anlatacak? Kim onlara daima üç kağıtçı, yalancı, fırsatçı ve berbat tiplerle karşılaşacaklarını, çünkü duyarlı, doğru kişilerin duygularını kolayca dile getiremeyecek kadar hassas ve zarif olacağını; o nedenle ortalıkta gözükmeyeceklerini ve doğru kişiyi suskunluklar arasında sabırla, ağırbaşlılıkla aramaları gerektiğini bizim biriciklere anlatacak? Kim, biz önceki kuşağa ait büyüklerinin onlar için her şeylerini feda etmeye hazır budalalardan müteşekkil bir adanmışlar ordusu olduğunu onlara anlatacak? Kim bizim minik muhaliflerimize akıllı olmazlarsa bu ejderhalarla dolu dünyada iyi niyet ve ataklıklarının başlarına büyük belalar açacağı  anlatacak?

…?

John-Lennon-Peace-1000x750Müzikçalarıma sık sık en sevdiğim kişilerin, ıssız adaya düşecek olurlarsa yanlarında götürecekleri on şarkıyı kaydetmelerini isterim. Bizim kuşağın evlatları hep bu şarkıyı kaydetmişler üst üste… Bu çılgınlar hadi diyelim John Lennon’u mecburen biliyorlar? Peki Working Class Hero’yu nereden biliyorlar?

 

 

 

İşçi Sınıfı Kahramanı’nı nereden biliyorlar?

 

Yoksa çok mu hafife alıyoruz  onları?!…

 

 Working Class Hero(*)
John Lennon

As soon as you’re born they make you feel small
By giving you no time instead of it all
Till the pain is so big you feel nothing at all
A working class hero is something to be
A working class hero is something to be

They hurt you at home and they hit you at school
They hate you if you’re clever and they despise a fool
Till you’re so fucking crazy you can’t follow their rules
A working class hero is something to be
A working class hero is something to be

When they’ve tortured and scared you for twenty old years
Then they expect you to pick a career
When you can’t really function you’re so full of fear
A working class hero is something to be
A working class hero is something to be

Keep you doped with religion and sex and TV
And you think you’re so clever and classless and free
But you’re still fucking peasants as far as I can see
A working class hero is something to be
A working class hero is something to be

There’s room at the top they are telling you still
But first you must learn how to smile as you kill
If you want to be like the folks on the hill
A working class hero is something to be
A working class hero is something to be

If you want to be a hero well just follow me
If you want to be a hero well just follow me

İşçi Sınıfı Kahramanı(*)

Daha hiç zaman tanımadan
Doğduğun anda küçücük sandırırlar sana kendini
Acı artık hissedilemez hale gelene kadar büyünceye dek
Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı
Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı

Evde itilir kakılırsın, okulda döverler
Eğer zekiysen senden nefret ederler aptalsan da aşağılarlar,

Ta ki öfkeden kudurup onların kurallarına uyamaz hale gelene kadar

Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı
Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı

Tuhaf bir yirmi yıl boyunca sana işkence edip korkuttuktan sonra
Daha korkudan doğru dürüst yaşamayı beceremezken
Kendine bir meslek edinmeni beklerler
Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı
Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı

Seni din, seks ve televizyonla uyuşmuş halde tutarlar
Böylece kendini son derece zeki, sınıf çelişkilerinden bağımsız ve özgür hissedersin
Ama görüyorum ki sen de köylülerin sırtından geçiniyorsun
Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı

Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı

Tepede hala boş yer olduğunu söylüyorlar
Ama eğer yukardaki efendiler gibi olmak istiyorsan
Önce öldürürken gülümsemeyi öğrenmen gerekiyormuş
Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı
Bir işçi sınıfı kahramanı olunmalı

Eğer bir kahraman olmak istersen eğer tamam hadi gel benle
Eğer bir kahraman olmak istersen eğer tamam hadi gel benle”

Yazı: Hikmet Temel Akarsu