İnsanlara Kızmama İmkân Yoktu

sabahattin-ali

İnsanlara kızmama imkân yoktu, çünkü insanların en kıymetlisi, en iyisi, en sevgilisi bana en büyük kötülüğü etmişti; diğerlerinden başka bir şey beklenebilir miydi? İnsanları sevmeme ve onlara tekrar yaklaşmama da imkân yoktu; çünkü en inandığım, en güvendiğim insanda aldanmıştım. Başkalarına emniyet edebilir miydim?” ( Kürk Mantolu Madonna )

Bir insana olan güvenin sarsılmasını, bu kadar ince anlatmasaydı sever miydik Sabahattin Ali’yi?

Modern Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Sabahattin Ali kırk bir yıllık kısa ömründe üç roman, beş öykü, bir şiir kitabı yazmış ve yedi kitap çevirmiştir. Yazılarında ağdalı bir dil tercih etmemiş, kimi kesim tarafından sade bir dili olduğu konusunda eleştirilse de anlatmak istediğini düz ve ruhani anlatmıştır. Bireysel ve kalıpsal olandan farklı olarak insan ruhuna işleyen bir anlatım tarzı benimsemiştir ve öykü alanında birçok yazara örnek teşkil edip kendine has üslubunu benimsetmiştir. Kitaplarında yaşanan olayların yüzeysel olmasının yanında anlatımı son derece içten ve derindir.  Bu sebepledir ki 1943 yılında basımı gerçekleşen Kürk Mantolu Madonna hala en çok satanlar listesinde üst sıralarda yer almaktadır.

Aşkı, nefreti, güveni, sadakati, ihaneti ve benzeri insani duyguları hepimiz gibi yaşamış kendisi. Peki, Sabahattin Ali’nin kitaplarında anlattıklarına mı tutuluyoruz yoksa hisleri kelimelerle beynimize işleyişine mi? Düz bir aşk hikâyesi değil midir Kürk Mantolu Madonna, klasik her Türk filminde rastlayacağımız cinsten kavuşamayan âşıkların trajedisi değil midir? Değildir efendim. Hangi Türk filminde duyduk  “Şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum. Bu eksiklik sana değil, bana ait. Bende inanmak noksanmış. Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanmadığım için sana âşık olmadığımı zannediyormuşum. Bunu şimdi anlıyorum. Demek ki, insanlar benden inanma kabiliyetimi almışlar. Ama şimdi inanıyorum. Sen beni inandırdın. Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum.” diye bir replik. İki kişi arasındaki hangi aşk böyle yansıtıldı bize?

Sabahattin Ali kitaplarını okurken; kendinizi kitap kahramanın yerine koyamazsınız, çünkü Sabahattin Ali yaşamıştır o kitapta. Kuyucaklı Yusuf’ta Sabahattin Ali’dir, Kürk Mantolu Madonna’da ki Raif’te. Yalnızca hissedebilirsiniz kitabı. Hislere dokunmak diye bir şey varsa, Sabahattin Ali’nin elini tutmaktır o. Çok sevmekten ölmek değil, şair olmak vardır. Aşkından kahrolmak değil, acısını bile severek yaşamak vardır. İnsan olmanın karmaşıklığından bahseder Sabahattin Ali ve hayret eder insan ruhunun anlaşılmaya çalışılmasına. Ona göre yeryüzünde daha karmaşık başka bir canlı yoktur, bu sebeple eserlerinde sıkça psikolojik analizlere yer vermiştir. Oluşturduğu karakterlerin belirgin özelliği ise dıştan kabulleniş, içten isyan şeklindedir. İnsan ruhunun kelimelerde vücut bulmuş halidir Sabahattin Ali. İnsani duyguların en yalın hali şiirlerine de yansımıştır.

“Gözlerimden öptü, ellerimden öptü, ellerimden.

Avuç içlerimden öptü.

Unutabilir misin şimdi?

Ben, ölsem unutamam.”

Öldü Sabahattin Ali.

Ölsem unutamam, dediği mısraları unutmadık bizde.

Kalemiyle beraber yaşıyor.

Büşra Öklük