HİSLERE KENTSEL DÖNÜŞÜM

Görsel Tasarım: Ceyda Demirbağ

Görsel Tasarım: Ceyda Demirbağ

 

Boyundan büyük işlere kalkışma diyor herkes bana.

Boyum 1.65 ve hangi işlerin boyumu aşacağını bilmiyorum.

Hem kim nasıl ölçebilir ki işlerin boyunu aşıp aşmayacağını?

Hem nereden bilebilirim ki birisinin kalbini ev bilmenin boyumu aşacağını?

Hislere kentsel dönüşüm geldi dediler.

Gönül viran edilip, yerine yenisi yapılacakmış.

Daha yüksek

Daha yeni

Ama

Daha küçük.

Üç oda, bir salon olan gönül, stüdyo daire olarak anahtar teslim.

Gerek var mıydı diyorum,

Gerek var mıydı?

Anladığım kadarıyla ya harap olmuş dünyamı başıma yıkacaklar ya da yıkacaklar.

Olur mu hiç öyle şey?

Emanet aldığın gönül başkasının insafına bırakılır mı?

Bırakılır dediler, teslim ettim bende kaldığım yüreğini.

Yine hemen inandım.

Sanırım yine kandırıldım.

Olsun!

Diğer kandırılmalarımın yanına koydum onu da.

Çünkü hayat acı dolu her şeyi istiflemeyi öğretmişti bana.

Ve ben

Ha bir eksik ha bir fazla kıvamına gelmiştim çoktan.

Ve hala inanıyordum

Bir canın hala duruyor olmasının dünyanın tüm gerçeklerinden çok daha yüce olduğuna.

Ama bilemedim,

Gönül inşa olup, hislerin kendine yeni bir yer bulana kadar sokakta kalındığını

Bir başkasına emanet edilen gönülden başka bir gönüle taşınmanın ağır bedelini ödeyebilecek kadar cesur değildim henüz.

Bunu da diğer zayıflıklarımın yanına koyuyorum.

Her neyse…

Benden kendimi yaşatmamı bekliyorlar.

YAŞATAMIYORUM.

Hapşırıyorum çok yaşa diyorlar.

Sanki onlara soracağım çok yaşayıp yaşamayacağımı.

Kimse bana sormadı ki yaşamak isteyip istemediğimi

Burası gökyüzüne bakınca mutlu olan insanların dünyası

Yaşamak da onların hakkı.

Derdim içimi delmişken nefes almak bana mı kalmış?

Nefes almak, yaşarken gerçekliğini fark edemediğim her şeyin acısını bebek gibi rahminde taşımak gibi…

Ben anne değilim ki…

Parmak izimden beni mimleyen devlet gibi içimde mühürlü kaldı değişmez hislerim.

Bir Tanrı’nın kulunu sevmesi gibi değil de bir annenin evladını koruyup kollaması gibiydi olmadık hislere sarılışım

Ve

Sevdiğimi dokuz tahta altına koymak gibiydi evim dediğim gönülden taşınışım.

Bağlanmanın kopmayı barındırdığını bile bile kördüğüm attığım tüm duygularla kendi içimde sıkışıp kalmışlığımı hediye paketi yaptım.

Diğer tüm kötü alışkanlıklarım gibi içimde molotof kokteyle dönen hislerimle sokakta kalmışlığa da alıştım.

Daha doğrusu razı oldum ve diğer razı oluşlarımın yanına koydum.

Yani anlayacağın sevgilim,

Hayatın terazisi yine senden yana ağır bastı.

Ben ne kaybettim biliyorum,

Dilerim senin kazandıklarına değmiştir.

Büşra Öklük