Ey Özgürlük !!!

by Bruno Trad

Geçen gün 3 – 5 arkadaşla Kadıköy/Moda’da ‘ pamuk prens ‘ işletmecileriyle ünlü olan İstisna Tatlar adlı mekanda oturuyoruz ( giderken sağda, dönerken solda ) ; atomun parçalanmasını, dünyanın ekvatordan şişkin kutuplardan basık halini, suyun kaldırma gücünü falan tartışırken Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaştığını hatırladık ve bir arkadaşımın ben sevgilimden ayrıldım demesiyle hayata döndük. İşte o an masaya ben diyeyim göktaşı siz deyin atom bombası düştü. Newton halt etmiş suyun kaldırma gücünü bularak, çok affedersiniz ama atomdan bahseden Aristoteles bok yesin bu durum karşısında. Birkaç şaşkınlık nidası ve avutma cümlesinden sonra tüm cesaretimizle ‘ Neden ? ‘ diye sorduk. Yazının bundan sonrası bana ait değil. ‘ X ‘ söylüyor ben yazıyorum.

Neden ?

‘’ Ben sandım ki, ‘ Yan yana olduk mu el ele, aç kalsak ağlamayız biliyorum. ‘ (Turgut Uyar ‘dan alıntı yapmıştı. ) Ben yan yanayız sanıyormuşum ama O çoktan gitmiş yanımdan. Ruhu yanımda olmayanın bedenini ne yapayım, ne yapayım ruhsuz sevişmeleri. Dünyanın bütün acılarına katlanırım sanıyordum O yanımdayken. En azından ölse bende ölürdüm diye düşünürdüm. Ama o ölmedi, gitti. Ve ben gitme demedim. Sabahları yanımda uyandığı için şükrederdim. Aslında yanımda oluşuna değil hayatta oluşuna, sağlığına şükrederdim. Bilmezdi ama. Şimdi belki beni suçlayacaksınız bu kadar çok sevilir mi diye ? Sevilir. Bu kadar çok sevilir. Mesela, hiçbir zaman O’nunla mutlu olduğumu hatırlamam. Hatta onun yanında, hayatta mutluluk diye bir şey yoktur nutukları atardım. Mutsuz olduğumu anlar da üzülür diye korkardım. Sahi mutsuz olduğumu anlasa üzülür müydü acaba? Üzülmezdi. Bal gibi biliyorum cevabı ve ilk defa sesli söylüyorum bunu. Ölüm gibi ağır inanın, insanın kendi sesinden bunu duyması. Bilirdim yalancı olduğunun ama asla bana yalan söyleyeceğini düşünmedim. Salaklığımdan değil. Ben ona hiç yalan söylememiştim ki, o neden bana yalan söylesin. Her şey karşılıklı değil miydi ? Hayatta kötü olan her şey karşılıklıymış meğer, iyi olanın hiçbir kıymeti yokmuş. Elmayı seviyorsan elma da seni sevmek zorunda değilmiş. Sonradan öğrendim ki herkes birilerinin mezarıymış bu hayatta. Bugün kırılmadığına yarın paramparça oluyormuş insanın kalbi. Dün hesabını soramadığın acının hesabı bugün de sorulmuyormuş. Her neyse işte siz bana ‘ Neden ‘ bittiğini sordunuz ben size kendimi anlattım. Kendimi anlatmadan ‘ Neden’e ‘ gelemezdim. Özgür kalmak istediğini söyledi. Özgürlük diye bir şey mi var ya? Hangimiz özgürüz? Ben şimdi ‘ özgür kalmak ‘ istiyorum deyip bu masadan kalkıp gitsem özgür mü olacağım? Saçmalık işte. Tamam o zaman, BİTTİ dedim bende. O da GİTTİ. Şimdi iyiyim ama biliyorum sonradan koyacak bu durum bana. Sahi kime oy vereceğiz Cumhurbaşkanlığı seçiminde . . . ‘’

Şimdi benim, bu yazının sonuna can alıcı sonuç cümlesini yazıp, yazıyı bitirmem gerek.

Koskoca bir ilişki bir cümleye bitmiş.

Biter mi ben BİTTİ deyince bir paragraf yazı.

Bitmesin de zaten.

Büşra Öklük