Erhan Alpay: Çok sıra dışı bir hikayem yok

erhan-alpay-cok-sira-disi-bir-hikayem-yok22

Televizyon ekranının dikkat çeken ismi, Kara Sevda dizisinin “Komiser Hakan”ı Erhan Alpay’la; doğduğu mahalleden set ortamına, karikatür geçmişinden Nejat İşler’le olan benzerliğine kadar pek çok konuyu konuştuk.

İnternette sizinle ilgili hızlı bir araştırma yapmak istediğimizde, aynı hızla sona erdiğini görüyoruz. Yani hakkınızda çok az bilgi var. O nedenle, sizi sizden dinleyerek başlayalım.

Fatih’te doğdum. Çocukluk ve gençlik yıllarım da Fatih’te geçti. Mahalle kültürüyle büyüdüm. Paylaşmayı, romantizmi, gerçekliği, mücadele etmeyi mahalle hayatından öğrendim. Bunlar, benim temelimi oluşturan etkenler. Belli bir yaşa geldikten sonra da  bunları unutmadım. Sevgi, dostluk, arkadaşlık, hakkaniyet benim için önem teşkil ediyor. Hayat tabii ki zaman zaman zor ve problemlerle dolu bir hale gelebiliyor ama o dönemlerde bile sizi siz yapan etkenleri unutmamanız gerekiyor. Çok sıra dışı bir hikayem yok. Herkes gibi bir insanım. İnsanları, sevginin kurtaracağına inanıyorum.

Siz yapı ressamlığı okumuşsunuz, oradan pantomim bölümüne geçmişsiniz. Baktığımızda ikisi birbiriyle çok bağlantılı bölümler değil. Bu değişikliğin sebebini merak ediyorum…

Ben lisedeyken karikatür çiziyordum. Sonra yapı ressamlığı okudum ama seçtiğim bölüm karikatür çizmek kadar eğlenceli gelmedi. Aynı zamanda lisede tiyatro oyunlarında da sahne alıyordum. Sahne tozu beni daha çok cezbetti ve oyunculuk üzerine eğitimime devam etmeye karar verdim. İnsan ne yaparsa yapsın, yaptığı işin estetik kaygı taşımasını ister. Sanatta da estetik bir kaygı var, bina çizmekte de. Birbirlerine tezat gözükebilirler ama özünde ikisinin de ortak noktaları var. Yapı ressamlığında paftanın üzerinde inşa ediyorsun. Diğerinde de sahne üzerinde… Yani oyunculuğunla canlandırdığın karakteri bir nevi inşa ediyorsun. Birinde cetvelini kullanıyorsun, diğerinde bedenini.

filhakikat_erhan-alpay-cok-sira-disi-bir-hikayem-yokKara Sevda dizisinde önemli isimlerle rol alıyorsunuz. Sette oldukça yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz. Peki, çekimden arta kalan zamanda sette ekiple nasıl vakit geçiriyorsunuz?

Bol bol çay içiyoruz. (gülüyor) Evet, güzel isimler var ekibimizde. Hepsini çok seviyorum. Sabahın köründe gelip gecenin bir vakti dönüyoruz. Oldukça yoğun çalışıyoruz. İyi bir ekibe sahip olmak, yoğun çalışma saatlerinin temposunu bir nebze olsun rahatlatıyor. Hep beraberiz, aile gibiyiz. Gerçekten sorunsuz ve güzel vakit geçiriyoruz. Özellikle Burak Sergen’le ayrı bir dostluğumuz oluştu sette. Böyle bir oyuncuyla sohbet etmek bana büyük keyif veriyor.

Dizide bir polisi canlandırıyorsunuz. Peki, oynamak istediğiniz ya da hayalinizdeki rol nedir?

Her oyuncunun hayalinde, kafasında bir rol vardır. Benim için bu, William Shakespeare’in “Bir Yaz Gecesi Rüyasında”ki Puck karakteri.

Neden?

Çünkü zekası ve bedeniyle oynayan bir karakter. Bedenini çok rahat kullandığı için beni cezbediyor, diyebilirim. Sahnede seyirciyi etkileyen, sürpriz dolu, klişelerden uzak bir karakter olması sebebiyle Puck hep ilgimi çekmiştir.

Sizi Nejat İşler’e benzetiyorlar. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

İnsan insana benzer. Zamana ve yaşama inanan bir adamım. Ben kendimi çok benzetemiyorum ama insanlar Nejat İşler’e benzetiyorlar. Bundan rahatsızlık duymuyorum çünkü Nejat İşler işini iyi yapan, çizgisini bozmayan bir adam. Bir de ben Fatihliyim, o da Eyüplü. Aramızda iki sokak var. Yakınız, hatta komşu sayılırız! Belki ondandır benzetmeleri. (gülüyor)