Dilan Bozyel; ‘Kalp Jiletlemeyi En Biz Biliriz, biz!’

 

 

foto1

 

İlk yazıdan* sonra cağnım Ali Mert’ le düzenli aralıklarla telefonda konuştuk.

‘biber gazından ayağa kalkamıyorum’ dediğim günler oldu,

‘tatile kaçtım, Kaş’ tayım sadece kitap okuyup yüzüyorum’ dediğim de,

‘Diyarbakır günlerim başladı, 50derece sıcaktan yazamıyorum’ dediğim de,

‘ben bu lanet piyasadan çok bunaldım bıkbıkbıkbıkbık’ diye öttüğüm de,

‘aşık oldum ama kime bilmiyorum’ diye devam ettiğim de,

en son bu gece aradığında ‘ya sen benden bıkmıyorsun diye motivasyonum artıyor yazıya karşı, söz.’ dedim.

Sonra mesaj attım ‘bu gece yazsam yayınlar mıyız?hazır gaza gelmişken’

Sigaramı yaktım, üç gün öncesindeki 30 gün içmemiştim onu.

Özlüyordum ama uzak kalmam daha iyi diyordum.

Sandalyeyi masaya yaklaştırdım. Harici Türkçe klavyemi bilgisayara bağladım.

Ah dedim. İlişkiler de böyle işte. Üstüme gelmedi Ali Mert, tatlı tatlı sordu, hep bana inandı, güvendi. Yazacağımı biliyordu bir şekilde bir gece vakti.

İşte aynen böyle olmalıydı benim aşklarım, ‘seveceğini biliyordum, bu yüzden hiç vazgeçmedim ama üstelemedim de’ ..

Aşklarım dediğime de bakmayın, ömrümden ömür götüren bu 2013 yazı sağolsun, artık tek birine aşık olayım hissi bastı. Bir ömür biriyle yaşamak ise bunun anlamı, biraz korkunç ama olsun varsın.

Ekşi Sözlük’ e ‘koca koca diye tutturdu’ diye yazmış biri bana, kocaman aşklar yaşaya yaşaya böyle oluverdim be arkadaşım. Çok tutturduğum söylenemez aslında, şimdi küt diye aşkın içine düşsem; hala bilmiyorum ne yapacağımı.

‘Hikmet Abi, Altay Abi yazıyor’ dedi bizim FilHakikat’ e. ‘Eyvahlar olsun’ dedim içimden. Üstad yanında nasıl yazılır, hem ben kimim ki. Gidip bahçedeki salyangozlarla konuşmak düşer bana onların yazdığı yerde.

Tıpkı Twitter’ da arabesk vurgunu yediğim zamanlarda bir şeyler yazarken çekindiğim gibi oldu bu his, eyvah çok güzel adamlar-kadınlar görecek bu yazdığımı. Ayıp olmasa bari.

foto2

 

 

3 yıl boyunca birine aşık oldunuz mu hiç?

Peki o 3 yıl boyunca bir kere bile elini tutmadan aşık olduğunuz oldu mu hiç?

Hadi bakalım, peki o 3 yıl boyunca toplasan 4 kere görmüş olsanız da onu, aşık oldunuz mu hiç?

 

Şu geçtiğimiz 3 yıl içindeki aşklarımdan özür dileyerek başlamalıydım söze sanırım, beyler özür dilerim yahu.

Evet ben birine aşıktım. Koy sek itirafı Dilan kadehe, koooy.

3 yıl boyunca, her gün en az bir kere yüzünü hatırladım. Yüzünü suyun altında görmüştüm. Biraz deniz gözlüklüydü ama olsun. Yanımdan geçmişti.

Benim ilk ya da ikinci dalışımdı. Benimle dalan eğitmenim, solumdan geçen domuz suratlı balıkları gösterirken -şaşırayım diye- ben sağdan geçen adama bakıp şaşırıyordum.

Ulan suyun altında da mı aşık oldun be Dilan. oldum valla. hem de nasıl. hüzmeler arasında, laylalay laylalalay.

Ne burcunu öğrendim, ne sohbetini, ne de en son ilişkisinde yaşadıklarını.

Bilen bilir Kaş’ ta dalış alanların birinde suyun altında komik bir köpekbalığı heykeli var.

Hah işte benim için sualtı heykeli asıl o. Korkmam için yaptırılmış. Uzak durmam için.

Adamla neler oldu diye merak edenlere derdimi sonra anlatacağım. Yok yahu, o kadar da değil.

Ben sadece tapmak için bir şey aramıştım kendimce. Tövbe, dünyevi tapış diyelim şuna. Kimisi bu arayışta gitmiş ineğe tapmış ben bizim dalış ekibinden birine tapmışım sadece.

İstemedim hiç konuşmayı, tanışmayı, öpüşmeyi, dokunmayı. Omuzlarımı silkerek, sadece aşık olmak istedim işte. Banane nasıl biri olduğundan hem! Bana Romeo olacaksa hep öyle olmalı mesela, e öyle olmayacak. Bu devirde kim olur ki. Konuyu karıştırdım bir dakika.

Kulaklarıma İnanıyorum Turizm’ in konsepti ‘yolculuk ve müzik’ idi.foto3

Gezi olaylarında bir kere bile gelmedi ya ‘başbakanımız’ parka, aramıza oturup sormadı ya ‘nedir derdiniz gençler, hadi konuşalım’ bitti benim inancım mutluluğa.

Doğumgünümde sabaha karşı, nasıl bir ayçiçeğine dönüştüysem, parkın civarında gördüğüm bir sivil polise sarhoş Levent Kırca tiplemesinden hallice ‘siz bizi sevseydiniz, biz sizi daha çok severdik’ naraları atarak topuklu ayakkabılarımla ayakta durmaya çalıştığım an gibi bir şey aşk aslında.

‘Sen beni seversen, ben seni daha çok severim’  demeliyim bundan sonraki adama. Aman sonra şımarırsa dedemin, şımarmazsa benimdir.

‘Yolculuk ve müzik’ konseptine uygun olmalı elbette bu ikinci yazım, kalp yolculuğu diyelim buna cancağızlarım.

27′ mi intiharsız atlatmışım, yüzüm gözüm artık kırışmaya başlamış. Gece uyumadan lensimi çıkarmazsam küt diye enfeksiyon kaparmış.

Gökten üç adam düşmüş; babam, kardeşim ve kocam. E artık aşktan konuşalım be hocam.

foto4

Sizi bilmem ama bu varoş ağzımı çok seviyorum. Bazı zamanlar ağır basıyor.

Mesela, Falım sakız kağıtlarına yazacak kadar varoş kafiyeliyim bu ara.

Paşa keyfime sağlık be ey pırasa.

 

 

 

 

 

 

foto 5Ah ya aşk aşk dedik şarkıları unuttuk.

Sevgili yolcular, hazırsanız; aganta burina burinita !

Nilüfer – Ara Sıra Bazı Bazı

Yeni Türkü – Dolunay

Sertab Erener – Günahın Boynuma

Sertab Erener – Seyrüsefer

Sezen Aksu – Erkek Güzeli

Birsen Tezer/Hüsnü Arkan – Hoşgeldin

 

 

 

İlk  tarihi durağımızda, bir klip ve de bir konferanstan bahsetmek isterim sizlere benim güzel civcivlerim.

İsmimin anlamı düğün ya hani (bunu bilmiyordum deme bana Romeo), Kerem Gibi şarkısıyla ve Aşk Yok Olmaktır coverıyla kalbimi jiletlemeyi başarmış adama gelin oldum.

Buyrun buyrun, çekinmeyin:

 

.

Bir diğer konumuz olan konferans ise şöyle:

Heyecanım başıma nasıl bir hayat açtı:

 

 

Hadi yola devam edelim yakışıklı kovboylar: foto8

Mabel Matiz – Kerem Gibi

Yıldız Tilbe – El Adamı

Müslüm Gürses – Nilüfer

Badem – Yorgunum

Ahmet Kaya – Mahur

 

Ya benim sigaram bitti, bir çıkıp markete uğrayayım. Sonra biraz yürür, aşık olmayı düşünürüm.

Bu arada; hayır sualtında aşık olduğum adam diye biri hiç olmadı.

🙂

 

foto 9

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yelkenler fora!

Dilan Bozyel

www.dilanbozyel.com (evet aslında fotoğrafçının tekiyim)

www.twitter.com/dilanbozyel

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

One comment to “Dilan Bozyel; ‘Kalp Jiletlemeyi En Biz Biliriz, biz!’”
One comment to “Dilan Bozyel; ‘Kalp Jiletlemeyi En Biz Biliriz, biz!’”
  1. Önce Ali Mert’e tevatürde , bol papatyalı sade ama gösterişli bir çelenk göndererek teşekkürlerimi sunuyorum içinde kıvılcım yakana kadar vazgeçmediği ve üstelemediği için.Bence yazmaya,heybendeki sözcüklerini döküp saçmaya devam etmelisin üstelik varoş kafiyelerinle. Sıcacık…

    Mabel Matiz’in kırmızı dudaklı gelini! Güzel insanlarla,iyi kitaplarla ve sesi insan kokan müziklerle harmanlanmış ruhun , kendi çekmecelerimi karıştırdığım bir yolculukta rastgeldi bana. 🙂 Teşekkürler !

Comments are closed.