Bugün Adem,o elmayı koparır mıydı?

 

adem-havva

‘(…) Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda’ der  İstiklâl Marşı’nın 7. Kıtasının 2. Mısrası…

Bu ülke sınırları için o gün gerçekleştirilen savaşa atfen söylenen bu sözlerin artık ne bir önemi var, ne bir anlamı var ne de bir ağırlığı var.

Çünkü toprak yerine birbirimizi gırtlaklıyoruz, çünkü insanlığı yüceltmek yerine hergün üzerine bir kürek daha ölü toprağı serpiyoruz yarı açık mezarların, çünkü hergün biraz daha keyifle izliyoruz savaşı, çünkü kan dediğimiz ‘hayat sıvısı’ ölmemiz, birbirimizi öldürmemiz, tecavüz etmemiz, yok etmemiz için akıyor artık damarlarımızdan… Pisliğin kara deliğinde sonunu görmeden koşar adım ilerliyoruz; birbirimizi öldürme, ezme pahasına da olsa ilk giren sperm ben olacağım o yumurtaya… En çok kanı ben dökeceğim Ademoğlu’nun topraklarına…

Demokrasi, insan hakları, sosyal demokrasi, kadına özgürlük… Yalan, yalan ve yine yalan. Artık o yalanlar bizim gerçekliğimiz.

Daha çok

Her gün daha çok ürüyoruz, ırzına geçilecek daha çok mahlukât olsun diye; her gün daha çok savaş istiyoruz, akacak kanın haddi hesabı olmasın diye; her gün sayı saymayı bir kere daha unutuyoruz, katliamlarla aklımızı yormayalım diye; her gün daha çok tecavüz ediyoruz, kadınlar ‘giyinmeyi öğrensin’ diye; her gün daha çok taciz ediyoruz, her akşam masturbasyona malzeme çıksın diye; ve en önemlisi her gün daha çok saçmalıyoruz / daha az insanlaşıyoruz / daha çok yok sayıyoruz, tüm pislikler sıradanlaşsın diye; daha çok ‘insanlığımdan utanıyorum’ diye haykırıyoruz, ruhumuz daha ‘temiz’, içimiz daha ‘ferah’ olsun diye.

Ortaokulda Orta Çağ Avrupası’nda kazıklara oturtularak yakılan insanlar öyle bir anlatılırdı ki bize, o güne kadar dünyanın en vahşi insanlarının Orta Çağ Avrupası’nda yaşadığını zannederdik. Bizim çocuklarımız orta okuldayken bugün nasıl anlatılacak onlara?

Ne anlatılacağı bilinmez ancak şu soruyu kesinlikle sorulacak bize: Adem o elmayı neden kopardı dalından anne / baba?

Kağan Konçak