Bonzai

bonzai

Çok erken koptum ben evden.. Başımda ne ana ne baba daha on beş bile değildim evden kaçtığımda. Bir kaçtım bir daha da dönmedim.

Çok pisliklere bulaştım. Çok pislik de bana bulaştı. Pis bir mahallede geçti çocukluğum daha 10 yaşımda bile değildim belime falçata taktığımda ve jilet atmayı öğrendiğimde. Belime falçata takmıştım evet! Çok da iyi jilet atardım.. piskopatlıktan değil yatırıp götümü sikmesinler di tek derdim.

Derdim de yoktu be!

Ne dertler gördüm de. Derdim olmadı hiç. Daha on bir yaşındaydım mahallemizde öz torununa yıllardır tecavüz eden Ömer amca linç edildiğinde. Daha on üç bile değildim kumar borcu için benim ile yaşıt öz kızını kuma olarak gönderen Halis amca’nın yüzüne bakarken. On dördümde bile değildim elli küsür yaşında ki komşumuz Hamza abinin on yedi yaşında ki karısının elini öperken.

Bakmayın atıp tuttuğuma ben çok korktum bu hayat denilen kahpe düzenden. Daha on beş bile değildim ilk defa kerhaneye gittiğimde. Bent deresi kerhanesinde bir abi bağırıyordu..

‘’Geç.. geç.. havalı derya yukarıda. Geç..geççç. beğenmessen gel bana vur gardaş geç .. Muamele on numerooo!! Geç. Vuran bir vurmayan bin pişman.. bakma öyle vur geç..’’

Ben çok korktum bu dünyadan. O kadar korktum ki işi deliliğe vurdum sanırım. Adına da .. ad ve isim de koyamadım. Gelişine yaşadım işte. Hep korktum ben bu hayattan… Ben korktukça canımı çok yaktılar. Onlar benim canımı yaktıkça ben de onların canını yaktım.

Uzun hikaye… Sorsan hayatım roman olur derdim de… Hayatımın yarısı dört roman oldu. Doğrusu ya da yanlışı ile bir hayat yaşadım ve yaşıyorum. Ne kinim oldu ne de intikamım, gelişine yaşadım işte. Bitsin istedim masallarım… Ne huzur aradım ne sükunet. Canım halen yanıyor yetmemiş demek ki.

İstanbul adamını ve karısını sevmedim ben mesela… İstanbul’u sevmedi ki. Lan döner dürümüm arasına kaşar, patates kızartması koyan bi şehrin neyini seveyim amk.

Metrekareye 20 öküz düşen bir şehir, erkeği kahpe karısı pezevenk bir şehir.. Nesini seveyim? Yolumuz düşüyor işte bazen. O kadar memleket gördüm İstanbul kadar puştunu az gördüm. Ben ki on defa Jamaica’ya gitmiş ve eline cigara almamamış bir adamım belki yirmi defa bonzai teklif edildi. Ben bırak iddaa oynamayı süper loto bile oynamam bu memlekette. Dünya da tektir ülkem canlı yayında piyango çekmez, loto oynamaz. Yalancı götler!

Neyse canım sıkılıyor, içim daralıyor.. Her İstanbul’a gittiğimde eni evinde misafir eden dünyalar tatlısı üç çocuk. Yaşları daha yirmi beş bile değil. İlk defa üç gün önce gördüm onları bonzai krizinde. Dört senedir kullanıyormuş bir tanesi. Bir tanesi dediğime bakmayın en güzeli. Yaşı daha otuz bile değil. Dünya tatlısı bir insan aslında. O bonzai çekmiş karşıma geldi. Elleri, çenesi kitlenmiş ve kin ile gülümsüyor bana.. Sonra onun alıştırdığı yaşları on sekiz ile yirmi beş arası veletler geldi. Ben bakamadım yüzlerine.. Onlar gülerek, kahkahalar atarak anlattılar. Hatta bir tanesi benim ne kadar göt bir adam olduğumu anlattı.

Ben kanepe de önümde kıvrılan ağlayarak gülen çocukları seyrettim bir süre. Bir süre dediğimde bir gün öncesi hiç uyumamışım.

Çocuklar sızdı. Baktım ben onlara biraz. Bir tanesi hani filmlerdeki zombiler olur ya. Aynen öyle. Sordu bana “Abi ne olacak böyle, abi ben ölüyorom, abi ben öleyim de annem çok ağlar” Bir şey de diyemedim. Ne diyebilirimdim ki? Adı bonzai’yimiş. Her köşede bulunuyormuş. Bira bulamazsın saat ondan sonra ama 7/24 istediğin saatte bonzai bulunuyormuş.

Bonzai ucuzmuş.. bir de fena kafa yapıyormuş.. Milli içkimiz ayran mı bilemem ama çocukların söylediğine göre bonzai olmuş. On liraya dört kişi kafa bulabiliyormuş. Altı lira verip bir kutu biraya talim etmekten çok daha mantıklıymış. Bonzai çok güzelmiş. Bir paket sigara en ucuz altı lira, bir yetmişlik rakı yetmiş lira .. Yirmi liraya ne sigara ne rakı lazımmış. Öylece dinledim bu çocukları. İnsanlıktan çıkmış bir çakmak çaksam taksim de canlı bomba olmaya hazır bu çocukları.

Yirmi liraya hepsi pert olmuş bu güzel çocukların. Ayık kafa ile sarhoşun muhabbeti hiç çekilmez de.. Ayık kafa ile keş adamın muhabbeti hiç çekilmiyor. Öylece bakıyorsun karşında ki manzaraya. Daha birkaç saat önce fişek gibi karşında duran çocukların pert halime. Canın yanıyor için kanıyor ama elinden hiçbir şey gelmiyor.

Hayatım roman oldu diye sevinemiyorsun bile karşında görünce romanları.

Karşında mum gibi eriyen çocuklar veriyor işte eline gerçeklerini. ‘’Bonzai kötü!’’ bile diyemiyorum. Ne olduğu bilmiyorum bile!! Ben bonzai kullansam.. bana biri dese ki ‘’bonzai kötü!! Derim ki. ‘’lan tavuk bile patatesten erken pişiyor.. lan siktirme bonzaisini. Siktir git hormonlu ve tarım ilaçlı her gün zehirlendiğin yemeklere bak.. üzerinden yağ damlayan’’

Bonzai kafasında olsam bunlar aklıma gelmezdi elbet.

Ama bonzai kötü..

Angutyus