Bir sözelcinin imtihanı

filhakikat-Bir sözelcinin imtihanı

 

Ön yargıları hiç sevmem. İnsana en yakışmayan şeydir. Bayat durur, hoş değildir, insanı olmayacak yerlerde utandırır. Başınıza çoğu zaman iş açar. Uğraşır durursunuz. Siyasete baktığınız zaman ön yargılardan kaynaklanan söylemlerin sonraları nasıl tartışmalara yol açtığını görürsünüz.

Bu ülkede en popüler ön yargılardan biri de sözelci olmaktır. Sözel bölüme, sözel bölümden kazanılan üniversitelere karşı her zaman ön yargıyla yaklaşılır. Hatta bu bölümden mezun olanlara bile numaradan okumuş muamelesi yapılır. ‘Hee sen sözelcisin o zaman’ laflarına kulağınız duyarsızlaşır. Bu bölümde okurken de iplenmeyen adam olursunuz, üniversiteyi bitirdikten sonra da.

Hiç unutmam lisede karneler dağıtılmış. Ben sözelciyim alnım ak bir şekilde teşekkür belgemi almışım. Yolda arkadaşla karşılaştım. Kendisi sayısalcı. Karneden konuştuk. Altı tane zayıfı varmış. Kardeşim dikkat et, inşallah toparlarsın, altı tane çokmuş dedim. Aldığım cevap tüylerimi diken diken etmeye yetmişti; “Biz sayısalcıyız oğlum”. İşte buydu olay, sayısalcı olmaktı. Sözelciysen teşekkürün bir anlamı yoktu fakat sayısalcıysan altı, yedi, sekiz zayıfın olabilirdi. O kadar çürüğün olsa bile bir sözelciden zeki olduğunu düşünebilirdin.

Çocukluğumdan beri savaşırım matematik ile. Hiçbir zaman yıldızlarımız barışmadı. Zıt kutuplar bir birini çeker derler fakat bizim kutuplarımız arasında asla elektriklenme olmadı. Bu benim sorunum, matematiğin günahı yok… Okumayı, yazmayı öğrendiğim andan beri şiir yazarım, kitap okurum, bir şeyler karalarım. Benim beynimin yeti alanı su sınırları içeriyor. Asla bir bilinmeyenli denklemi çözebilen adam olmadım, olamadım. Matematik konusunda aşırı geri zekalıyım. Ortaokula giden bir öğrencinin benden daha sağlam sayısal beyni vardır. Benim beynimin o lobu, o tarafı, o kısmı, o parçası neyse gelişmemiş.

Hayatımda matematik notum ‘2’yi geçmedi. Onu da ortaokulda, sınıf geçeyim diye hocalar vermişti. Lise birinci sınıfta ‘1’i bile göremedim, ‘0’. Sözel bölüme meyilli olmam dolayısıyla onu seçtim ve lise dönemim başarılı öğrencilikle son buldu. Üniversiteyi kazandım. Üniversiteyi sıfır matematik netiyle kazanan bir öğrenci olarak sayısal alandaki tek başarım, fakültedeyken istatistik dersini ‘A’ ile geçmemdir. Onu da nasıl becerdim, nasıl bir ineklik sergiledim de başardım bilmiyorum.

Sözelcilere ön yargıyla yaklaşan bir toplumuz. İnsanların anlaması gereken şey ise şu; insanlar sevdikleri için, o yöne meyilli oldukları için sözelci olurlar. Bu alanda becerili olamayan zaten burada da başarılı olamaz. Kurtuluş alanı değildir burası, farklı bir coğrafyadır, başka yapıları vardır, değişik bir ortamdır. Lise’de sayısalcı, sözelci, eşit ağırlıkçı olarak sıfatlar yüklenip ayrıştırıldığımız zamanlarda sırf annesinin babasının yüzünden eşit ağırlığı ya da sayısalı seçmek zorunda bırakılan arkadaşlarımız bugün üniversite kapısından içeri adım atamamışlardır. Hepsi lise mezunu olarak yaşamlarını devam ettirmekteler. O zamanki replikleri hiç unutmam; ‘annem sözelci olup da ne okuyacaksın dedi ondan sayısalcı oldum, babam sözel seçilir mi ne bok olacaksın dedi ondan eşit ağırlığı seçtim’.

Sözelci olunmaz, sözelci doğulur cümlesini kurarak bu konuya bir taraftar gibi yaklaşmak istiyorum. Evet, sözelci doğulur çünkü bir şiir yazabilmek, bir hikâye yazabilmek yetenek işidir. Nasıl iki bilinmeyenli denklemi çözebilmek yetenek işi ise… İnsan hangi alanda başarılı ise o alanda yürümeli, ilerlemelidir. Sırf bu ön yargı yüzünden bugün belki kaç kişi bu yolda yürüyememiş, kendini heba etmiştir. Hem ne diyor Özdemir Asaf; “Her insanın bir öyküsü vardır / Ama her insanın bir şiiri yoktur.” İnsanlar sadece mühendis, doktor, mimar olunca başarılı olmazlar. İnsanlar neyden zevk alıyorlarsa, hangi alanda kendilerini mutlu hissediyorlarsa o zaman başarılı olurlar.

Okulların tatilden sonra yeniden açıldığı bir dönemdeyiz. İnsanlar üniversite sınavlarına girecek, bin bir eziyetten geçecekler. Öğrenci kardeşlerime bir tavsiyede bulunak istiyorum. Lütfen rakamlara fazla takılmayın. Hele de rakamlarla arası bu kadar kötü olan bir ülkede…!!!

Yazı:Serdar Vardal

Foto: Alexander Wright