BABALAR GÜNÜ

tom karola

Babasını kaybetmiş bir insan iki günün çok çabuk geçmesi ister. Bu lanetli tarihlerde ne takvime ne de cep telefondaki tarihin yazılı olduğu kısma bakar. Bu günlerin ilki babasını kaybettiği gündür. Diğeri de Haziran ayının üçüncü Pazar’ı Babalar Günü.  Bugünün hüznü, babası kaç sene önce vefat etmiş olursa olsun evlatların gözlerini parçalı bulutlu yapar. Gazete ve dergilerdeki “Babalar Günü” reklamları onlara küfür gibi gelir. Yolda elinde babasına hediye almış insanları gördüklerinde hafızalarında babalarıyla geçirdikleri  “anlara” giderler. Ama o anlar çabucak biter. Ve mezardaki babanıza bir Fatiha haricinde bir hediye veremeyeceğinizi tekrar fark edersiniz.  Babasız arkadaşlar arasında bugüne has bir dayanışma vardır. O gün herkes birbirini arar havadan sudan konuşur. Babalar Günü’nden bahsedilmez. Bu konu hiç açılmaz. Amaç bellidir: “Seni anlıyorum” demektir insanların derdi.

Dediğim gibi babanız 100 yaşında da ölse, siz eşşek kadar adamkende  ölse onu toprağa vermeniz tarifsiz bir acı. Bu zor durum sizi daha da büyütüp, olgunlaştırsa da bir tarafınızı da öldürüyor. Kabul, takdir-i  ilahi ama kor olmuş acılarda bunu düşünemezsiniz. Bazı günlerde bu acılar daha fazla alevlenir. Ayaklarınızdan, boğazınıza kadar yakar sizi. İşte ben böyle bir gündeyim.

Görüşmek üzere baba…

 

Yazı:Ali Mert Alan

Fotoğraf: Tom Karola