90 BPM: Pohpohlanan gruplardan daha deriniz

IMG_0137

Türkiye’de alternatif müzik sahnesi çok hareketli ve birçok başarılı müzisyene kucak açıyor. Aralarında İyi müziğe, güzel albümlere imza atan pek çok isim var. “90 BPM” de bunlardan biri. Farazi, Kayra, Savai, Sorgu ve Da Poet gibi yeraltında kendini kanıtlamış müzisyenlerden kurulu bu grup, merakla beklenen ilk albümleri “Kötülük Bizim İşimiz” i yayımladı. Bizde bu vesileyle Farazi, Kayra ve Sorgu’yla bir araya geldik.

Farazi, Kayra ve Sorgu’yla buluştuğumda henüz dumanı tüten albümlerini yeni edinmişlerdi. Elimizde albümlerin olduğu kutularla bir kafeteryaya oturduk ve sohbet etmeye başladık. Aklı başında, mantıklı laflar eden bu düzgün adamlara albümün adını sorarak girdim konuya ve Kayra “Kötülük bizim işimiz”in hikâyesini anlatmaya başladı.“Bu isim tesadüfen ortaya çıktı. Benim bir komşumun çocuğu var. Kendi halinde annesinin babasının bir dediğini iki etmeyen, dersleri çok iyi, akıllı uslu bir çocuk bu. Yaz tatilinde kendi başına oyalanırken bir şeyler çizip altına da “Kötülük bizim işimiz” yazması bana garip gelmişti. Ben o çizimi stüdyoya getirdim. Bizim ekipte çok beğendi ve bu bir albüm ismi olabilir diye düşündük. Neden bir çocuk ‘Kötülük bizim işimiz’ demek ister ve heves eder? Kendi aramızda bu soruya bir yorum getirdik: Stüdyo evimizin odası gibi, tüm biriken duygularımız orada ortaya çıkıyor. Orada bizim yaptıklarımız kendi çapımızda kötülük o çocuğa kötülük gelen şeyler gibi. Oysa ortada bir kötülük yok…” Kayra’nın dediği gibi grubun şarkı sözlerinde kötülük yok. Kendi yaşanmışlıkları, gençlikleri ve ruh halleri var.

90 Bpm ekibiyle konuştukça onlara daha çok kanımın kaynadığını söyleyebilirim. Mütevazı, sorunsuz ve hoş sohbetler. Rap piyasasında grup olarak müzik icra eden çok fazla topluluk yok. “Beş kişi anlaşmak, karar almak zor oluyordur, değil mi?” diyerek nabız yoklasamda Sorgu, “Biz müzik grubu değiliz ki, arkadaş grubuyuz.90 BPM’i kurmadan öncede görüşüyor, beraber eğleniyor, zaman geçiriyorduk. Bu enerjiyle bir albüm yapmak istedik” cevabıyla konuyu noktayı koydu.

GRİ İSTANBUL

90 BPM’i ön plana çıkartan en önemli özellik şarkı sözleri. “Kötülük Bizim İşimiz” herhangi bir şeyle ilgilenirken dinlenilecek bir albüm değil. Lirikal anlamda özenli cümlelerden kurulu, dinlerken dikkat istiyor. Şarkılarda hayatın kenarda kalmış, gri, biraz umutsuz halini bulabilirsiniz. Ama bunu arabesk ya da ağlak bir şekilde yapmadıklarını belirtmek gerekiyor. Bu konuya örnek olarak onların İstanbul şarkısı göstermek mümkün. Malum bu metropol için yazılmış onlarca şarkı var. Çoğu da renkli, parlak, varlık içinde yüzen bir yer gibi anlatıyor bu şehri ama 90 BPM bu koca şehrin trafiğini, insanı öğüten halini, tüketen yoğunluğunu konu almış.  Sorgu  konuyla ilgili olarak  “Kendi İstanbul’umuzu anlattık. Belgesel çekmek gibi bir niyetimiz yoktu. Şarkılarımızda yaşadığımız şeyler var. Albümde lirikal anlamda çok fazla gerçek payı var. Bireysel bir anlatım var ve o gri hava da oradan geliyor. Beyaz Yaka, Lise 1, Taverna şarkılarında da bu durum bu şekilde” diyor.

KULLANILIYORSUN

Başta da dediğimiz gibi 90 BPM elemanları yıllardır Türkçe rap müziğin içinde, belirli bir dinleyici kitlesine ulaşmış isimler. Yani  topluluk olarak biraraya gelmeden önce de iyi işler yapıyorlardı. Güçlerini birleştirmeleri sonucu ortaya çıkan debut albümlerinden beklentilerinin ne olduğunu sorduğumda Kayra, kitabın ortasından en içten şekilde anlatmaya başlıyor: “Öyle bir şey var ki hem ait olduğun hip hop camiasında çok kenarlarda köşedesin, hemde alternatif müzik sahnesi müzikal çeşitlilik adı altında seni kullanıyor. Tırnak içinde kullanılıyorsun. Seni gerçek anlamda dinlediklerine inanmıyorsun. Ama bir şekilde çağırıyorlar. Bakın biz buradayız. Sadece çeşitlilik olsun diye değil, gerçekten bu ülkenin alternatif müzik sahnesinde olabiliriz demek için bu albümü yaptık. Çünkü biz hem ses hemde söz yazımı olarak pohpohlanan, cilalanan gruplardan çok daha derin ve geniş bir bakış açısıyla bakıyoruz. Bizim  derdimiz sadece Moda Sahili değil. Bizim müziğimiz İstanbul’un göbeğinde çıksada taşranın göbeğinde de dinlenilebilecek bir müzik. “Taverna” şarkısı mesela. Taverna  her yerde var olan bir şey. O gerçeklik, bitmişlik, tükenmişlik buram buram insanların içinde olan bir duygu.”

Ali Mert Alan